Muş İl Müftülüğü, Mevlit Kandili programı kapsamında ‘Peygamberimiz Ve Çocuk´ temalı program düzenledi. Düzenlenen canlı yayın programının konuğu ise Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat oldu. Düzenlenen programın açılış konuşmasını ise Muş İl Müftüsü Lütfü İmamoğlu yaptı. Muş İl Müftüsü Lütfü İmamoğlu açılış konuşmasında “Kıymetli hemşerilerim hayırlı akşamlar diliyorum. Mevlid-i Nebi Haftası münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığımızın organize ettiği programlar dahilinde bizde Muş İl Müftülüğü olarak bu senenin tema´sı olan ‘Peygamberimiz Ve Çocuk´ ile ilgili Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Sayın Fethi Ahmet Polat hocamız İnşallah sizlere konferanslarını birazdan sunacaklar. Ben bütün hemşerilerimizin kandilini tebrik ediyorum. İnşallah, bu sohbetinde verimli geçeceğine inanıyor şimdiden hocamıza da kolaylıklar diliyorum. Kıymetli hocam yayınımıza hoş geldiniz. Hürmetle selamlıyorum” ifadelerini kullandı.
“Peygamber efendimizde bir beşer ama, sıradan bir insan değil, olağanüstü bir insan”
Mevlit Kandili dolayısıyla Muş İl Müftülüğünün canlı yayın konuğu olan Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, vatandaşları selamlayarak yapacakları konferansın hayırlara vesile olmasını diledi. “Hz Peygamber ve Çocuk” başlıklı konunun çok teferruatlı bir konu olduğunu belirten Rektör Polat “Peygamber Efendimizin komutanlığından bahsedecek olsak apayrı bir sayfa açmamız gerekiyor. Hayatını anlatmaya kalksak çok büyük bir sayfa açmamız gerekiyor. Bu gün Hz. Peygamberin çocuklar ile olan ilişkisini anlatmaya çalışacağız” dedi. Rektör Polat ,canlı konferansta “Başta Sayın Muş il müftümüz olmak üzere bizleri izleyen bütün kardeşlerimize de hürmetlerimi muhabbetleri mi sunuyorum. Hz Peygamberin hayatının her yönü hakikaten bizim için çok farklı mesajlar içeriyor. Bunların her birine ayrı ayrı ele alıp incelediğiniz zaman belki ciltler dolusu kitaplar yazabilirsiniz. Ben bazen arkadaşlarıma şunu söylerim. Hz Peygamber´i tanımak için onun yanında belki 62 yıl yaşamak lazım. Ondan sonrada Peygamber Efendimizin her bir yılına dair bir kitap okumak gerekir. Çünkü karşınızda muazzam bir insan var. Yine derste de söylediğim şeylerden bir tanesi de Peygamber efendimizde her beşer gibi bir beşer. Yani sıradan bir beşer ama, sıradan bir insan değil her sıradan beşer sıradan insan olmaz. Peygamber Efendimiz olağanüstü bir insan, süper insan diyebileceğimiz bir insan. Hangi açıdan bakarsak bakalım öyledir. Ama beşer yönden baktığımızda o da bizim gibi, o da bir beşer.Peygamber Efendimizin çocuklarla ilişkisi nasıldı, irtibatı nasıldı, kendi çocukluk dönemi mesela nasıldı, kendi çocukları ile ilişkileri nasıldı, peygamberlik gelmeden önceki dönemde çocuklarla ilişkileri nasıldı, peygamberlik geldikten sonra çocuklarla ilişkileri nasıldı. Baba olarak çocuklarla ilişkisi nasıldı, gibi soruları elimizden geldiği kadar cevaplamak için karşınızdayım. Peygamber Efendimizin hayatından birkaç örnek vererek mukayeseler yaparak konuyu anlatmaya çalışacağım. Bir kere öncelikle altını çizmemiz gereken husus çocuk hakları. Çocuk hakları dediğimiz zaman ilk defa bunu literatüre kazandıran Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV). Polat yapmış olduğu konferans konuşmasının devamında “Çocuk derken temelde işaret etmek istediğimiz şey şu yaşadığımız arş da bir varlık. Bu insanlık aleminde bir yeri bir değeri olan bir varlık. Hukuki açıdan karşılığı olan bir varlık. Dolayısıyla bunun için dinin ifade etmiş olduğu birtakım hususlar var. Yani hem hukuki açıdan hem ahlaki açıdan daha başka birçok açıdan pedagojik açıdan, eğitim açısından vesaire. Biz burada çocuk haklarından bahsederken büyük bir övünç ve iftiharla şunu ifade edebiliriz. Belki de dünyada ilk defa bunu literatüre kazandıran Müslümanlardır. Hz. Peygamberdir. Bizim kimi zaman öyle gıpta ederek kimi zaman da keşke biz de onlar gibi olsak dediğimiz ve bana göre yanlış ifadeler kullanıyoruz” ibarelerine yer verdi.
Avrupa ve İslamiyet arasındaki fark
Mevlit Kandili dolayısıyla yapılan konferansın devamında Rektör Polat “Batı toplumunda çocuklardan bahsedecek olursak; İnanılmaz büyük facialara işaret eden örneklerle karşılaşmak mümkün. İçimizi yakacak pek çok örneğe batı tarihinde rastlayabiliriz. Batı tarihinde hukuki açıdan çocukların bir yer işgal ettiğine ne yazık ki 18. asırda meşhur filozof Jan jak Russo gidiyor. Ahlak felsefesi üzerine çalışmalar yapıyor. Tabii doğal hukuk çerçevesinde ilk defa 19. asırda dile getirmiş oldukları çocukların haklarından, onlara da birtakım haklar tanındığını görüyoruz. Batı dünyasının dile getirmiş olduğu şeylerin, ideal manada, mükemmel manada incelediğimiz vakit İslam´da olduğunu görüyoruz. Örneğin en basitinden birkaç örnek verecek olursak, İslam düşüncesinde anne karnına düştüğü andan itibaren çocuğun, anne karnındaki çeşitli evrelerinden tutunda, dünyaya gelip gözlerini açtığı anda kulağına ezan okunmasına kadar, kulağına kamet getirilmesine ve çocuğun bir ömür boyu şerefle, onur´la taşıyacağı güzel bir isimle isimlendirilmesi. Bunların hepsi İslam´da çocuğa değer verildiğini gösteren en güzel hasletler. Bu açıdan büyük bir iftiharla bunları konuşabiliriz. Bu perspektiften bakarak İslamiyet´in çocuğa vermiş olduğu değeri konuştuğumuz zaman mübalağalı bir ifade söylemiş olmayız. Peygamber Efendimiz ve çocuk denildiği zaman benim hep aklıma Peygamber Efendimizin hakikaten çok zorluk içerisinde geçirmiş olduğu çocukluk dönemi geliyor. Babasını kaybetmiş olması, annesini küçük yaşlarda kaybetmiş olması. Kimsesiz kalmış olması. Amcasının kendisine sahip çıkması vesaire. Amcasının yanındayken evin geçimine yardımcı olması. Aslında Hz Peygamberin çok zorlu bir çocukluk dönemi geçirdiğini gözler önüne seren hayatı. Peygamber Efendimizin hayatının pek çok alanına, bu açıdan baktığımız zaman, ki, birazdan ifade edeceğimiz üzere Peygamber Efendimizin çocukları ile ilgili bunları konuşacağız. Sanki Hz. Peygamber insanların, her açıdan bütün bahanelerini, bütün gerekçelerini, ellerinden alsın diye gönderilmiş. Normalde bütün peygamberlerin gönderiliş amacı diğerleri,yani insanlar. Allah´a yarın mahşerde herhangi bir mazeret sürecek olmasınlar, demesinler biz bilmiyorduk. Çünkü bilmemek bir malzemedir. Malumunuz yine bir hadis-i şerifte, uyanana kadar uyuyan, bluğ çağına erinceye kadar çocuk ve aklı başına gelinceye kadar deli üzerinden sorumluluğun olmadığını belirtmiştir. Hakikaten insanlar bilmedikleri zaman sorumluluk onların üzerinden kalkmış oluyor. İşte insanlar bu tür bir bahaneyi sahi bulmasınlar diye peygamberler insanlara göndermiş. Dini açıdan bu böyledir.Yani namaz konusunda, Allah´ı kabul etmek konusunda, ahiret inancına sahip olmak konusunda, herhangi bir bahane üretilmesin diye peygamberler gönderilmiştir. Çünkü peygamberler, bunları öylesine açık, somut, elle tutulabilir, gözle görülebilir, hakikatlerden mucizelerle ortaya koymuşlardır. Bunları inkar etmek imkânsızdır. Dolayısıyla yarın hiçbir bahaneniz olmasın diye peygamberler gönderildi. Aynı zamanda şunun da altını çizmek isterim; Her peygamberin hayatını, hayatında bütün insanlık için kendi yaşantısına, günlük hayatını ya da bir ömür boyu karşı karşıya kalacağı çeşitli olumsuzluklara karşı da, ellerinden bahanelerin alındığını görüyoruz. Örneğin kimse şöyle bir şey diyemez, ben babasız büyüdüm. Dolayısıyla insanlar ben bazı konularda imtiyaza uğrayacağım diye düşünmesin. Yok ben bazı hastalıklarla karşı karşıya kaldım diyemez. Çünkü Eyüp Aleyhisselam bu tür hastalıklarla karşı karşıya kaldı. Dolayısıyla peygamberlerin sadece dini tefekkür, dini tefekkür anlamında değil, aynı zamanda yaşadığı hayat açısından da, dini yaşantı açısından da insanlara öyle örnekleri vardır ki, Kur´an´a bakıldığında görecekler. Bu anlamda da peygamberimiz bize örnektir” şeklinde konuştu.
“Cenab-ı Allah tarafından hazırlandı”
Peygamber Efendimizin çocukluğunu ben bu açıdan çok önemli görüyorum diyen Polat, konuşmasının devamında “Şimdi burada birtakım tartışmalar var hani ben günümüzün konusu olmadığı için ben onlara girmiyorum. Hz. peygamberin çocukluğuna dair birtakım önemli hadiselerden, böyle olağanüstü hadiselerden bahsedilir. Hakikaten bu tür şeyler yaşanmıştır. Bunların içerisinde abartılı olanlar elbette olabilir. Tarih kitaplarında vesaire ama biz bizzat peygamber efendimizin ağzından kendi başına gelen bazı olağanüstü hadiseleri söyleyebiliriz. Örneğin bir düğünde içki içildiği İslam´a uygun olmayan insan nezahetin şerefine uygun olmayan işlerin döndüğü bir düğüne arkadaşlarıyla gitmek üzere iken peygamber efendimiz Mekke´de uyuya kalıyor olması gibi. Ya da diyelim işte bir gölde yüzmek isteyip de üstünü çıkartıp Peygamber Efendimizin orada bayılması gibi. Bizzat Hz. Peygamber kendisinin ifade etmiş olduğu bazı hususlar vardır. Peygamber Efendimizin daha çocukluğundan itibaren utanılacak ayıp sayılacak birtakım hadiselerden kendisini korumuş olduğunu görürüz. Ama burada benim altını özellikle çizmek istediğim Peygamber Efendimizin çok zor çok sıkıntılı günler geçirdiği. Ben bu çocukluk döneminin, sonraki zamanlarda çocuklarla geçireceği mesajlara yine Cenabı Allah tarafından bir hazırlanması olarak görüyor, yani Peygamber Efendimiz sadece kendisine gönderilen o ilahi ayetlerde değil biz Allahü Teala´nın Hatta bir saat öncesinden yani peygamberde peygamberlik gelmeden öncesinden hazırlanması olarak görüyoruz. Yani onda o merhamet duyguları öylesine zirve yaptı ki bu Merhamet duygularının Zirve yapmasına sebep olan şey bana göre yine ilahi bir hazırlık olarak dönemi. Allah´ın bunun böylesine zor hakikaten ağır bir sorumluluk anlamına gelen peygamberliğe hazırlaması olarak görüyor çocuklarla ilgili peygamberliğinden önce ve sonra sergilemiş olduğu bu inanılmaz Merhamet örneklerinde kendisinin yaşamış olduğu birtakım hadislere neden bağlantılı olduğunu düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat´ın oldukça etkili belagati ile, ‘Peygamberimiz Ve Çocuk´ temalı canlı yayın performansı ise binlerce kişiye ulaştı. Oldukça etkili olan canlı yayın konferansı sonrası, Muş´lu vatandaşlar mest oldu. Rektör Polat´ın canlı konferansına ise binlerce kişi katılım gösterip, izleme imkanı buldu.