Bu gece, Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (sav)´in dünyayı şereflendirdiği Mevlid-i Nebi´nin yıl dönümünü idrak edeceğiz. Bizlere ümmet-i Muhammed olma bahtiyarlığını lütfeden Rabbimize hadsiz hamd ü senalar olsun. İnsanlığa rahmet ve hidayet vesilesi olan Peygamberimiz´e, âline ve ashabına nihayetsiz salât ü selâm olsun.
Yüce Allah, Resûl-i Ekrem (sav) Efendimiz´i Kur´an-ı Kerîm´de insanlık alemine şöyle takdim eder:
“Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah´ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.” (Ahzâb, 33/45-46.)
Peygamberimiz, hak ve hakikate şahit, iyilik yolunda müjdeleyici, bâtıla karşı bir uyarıcıdır. Kur´an-ı Kerim´i ümmetine tebliğ edip açıklayan ve bizzat yaşayarak öğreten O´dur. İnsanlığı huzura, barışa, adalete davet eden O´dur. Hayatının her safhasında ümmetine yol gösteren, istikamet çizen, imtihan dünyasında rehberimiz olup yolumuzu aydınlatan yine O´dur.
Allah´a iman edip O´nun rızasını arayan, her iki dünyada aziz ve mutlu olmak isteyenler için en güzel örnek, Hazret-i Muhammed (sav)´dir. Rabbimiz, Kur´an-ı Kerim´de bunu şöyle ifade buyurur:
“İçinizden Allah´ın lütfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar, Allah´ı çokça ananlar için hiç şüphe yok ki, Resûlullah´ta güzel bir örneklik vardır.”(Ahzâb, 33/21.)
Bu güzide örneği izleyerek onun terbiyesinde yetişen ashâb-ı kiram, iman ve adaletin, ilim ve hikmetin, cesaret ve merhametin timsali olmuştur. O´nun inşa ettiği İslam toplumunun her bir ferdi, cahiliyenin karanlığını arkasında bırakarak yücelmiş, gittiği her yere vahyin huzur ve güven mesajını taşımıştır.
Sevgili Peygamberimiz (sav), insanlığı huzura ve kurtuluşa çağıran bir davetçi, hatadan ve isyandan uzaklaştıran bir uyarıcıydı. “Bir mümin neye inanır? Bir Müslüman nasıl yaşar?” sorusunun en mükemmel ve canlı cevabıydı. Muhabbet, şefkat, vefa, cesaret ve feraset gibi erdemler onun şahsında adeta ete kemiğe bürünmüştü. Zayıflar, güçsüzler, mağdur edilenler onunla yeniden insan olmanın saygınlığını kazanmıştı. O, öyle merhamet sahibiydi ki onu yok etmek isteyenler bile hidayete ererek onda hayat bulmuştu. Nitekim cehaletin ve zulmün esir aldığı, merhametin, erdemin, hikmetin kaybolduğu karanlık bir dönem, Peygamber Efendimizin gelişi ve kutlu mücadelesiyle, ilmin, adaletin, merhametin aydınlığında asr-ı saadete dönüşmüştür. Cahiliye girdabında yolunu ve değerlerini kaybeden insanlar, onun yolundan giderek, kardeşliğin, erdemin, ahde vefanın, güzel ahlakın ve bütün iyi davranışların en güzel örnekleri olmuşlardır.
O halde, Sevgili Peygamberimiz´i daha iyi tanıyalım, anlayalım ve sünnet-i seniyyesinin hayatımızda belirleyici bir rol üstlenmesini sağlayalım. Düşünce dünyamıza O´nun zihniyeti ile yön verelim ve gönüllerimizi O´nun ahlakıyla arındıralım. Peygamberimizin asla taviz vermediği ilkeleri biz de hayatımızın her alanında koruyalım. Unutmayalım ki Resûl-i Ekrem´i örnek aldığımız ölçüde imanımız, insanlığımız ve toplumumuz özlediği güzel günlere kavuşacaktır. İşte o zaman Peygamber Efendimizin mevlidi, hepimizin dünyasında gerçek anlamda yeniden doğuş olacaktır.
Bu vesile ile Mevlid-i Nebî gecemizi tebrik ediyor, bu gecenin İslam âlemine hayırlar getirmesini Yüce Rabbimden niyaz ediyorum.