33 ÖĞRETİM ÜYESİ CÜBBESİNİ GİYDİ

 

Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Prof. Dr. Sabahattin Zaim Konferans Salonu´nda cübbe giyme töreni düzenlendi. Muş Alparslan Üniversitesi´ndeki 33 öğretim üyesinin unvan değişikliği münasebetiyle gerçekleştirilen cübbe giyme törenine; Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, üniversitenin akademik kadrosu ve cübbe giyecek olan 33 öğretim üyesi katıldı. 18 Mart 2015 tarihinde Muş Alparslan Üniversitesi Rektörlük görevine atanan Prof. Dr. Fethi Ahmet Polat, o tarihten bu yana unvan alan öğretim üyelerine, üniversitenin Prof. Dr. Sabahattin Zaim Konferans Salonu´nda gerçekleştirilen törende cübbelerini giydirdi. Cübbe giyme töreninde açılış konuşmasını yapan Rektör Polat, üniversitenin, eğitimin en kaliteli düzeyde verildiği evrensel anlamda gelişim merkezinin adı olduğunu belirtti. Rektör Polat: “Saygıdeğer hocalarım, mesai arkadaşlarım, meslektaşlarım! Üniversite, eğitimin en kaliteli düzeyde verildiği evrensel anlamda gelişim merkezinin adıdır. Eğitim ise bütün canlılar arasında en cahil ve en savunmasız olarak dünyaya gelen insanı, âlemin efendisi yapma sanatıdır. Mark Twain´in deyimi ile eğitim, acı bir bademi tatlı bir şeftaliye, kara bir lahanayı apak karnabahara dönüştürme yeteneğidir. 2,5 asır önce İstanbul sokaklarında gezen Şeyh Gâlip´in de ifade ettiği gibi insanı, mükerrem kılınmış Âdem unvanı ile payelendirme mesleğidir eğitim. Hâsılı insan, doğduğu andan itibaren ıslaha muhtaç, hızla eğitilmesi gereken varlıktır. İnsanın yeryüzünde tayin edildiği makam da yeryüzünün imarından ibaret olan halifelik makamıdır. İnsan aynı zamanda sosyal bir varlıktır; etkilenen ve etkileyebilen bir varlık. Bu sebeple insanın eğitimi sürecinde alınmayan her tedbir, vaktinde atılmayan her adım, insanın ve insanlığın geleceği adına yıkımdır. Biz akademisyenler de bahsettiğimiz bu süreci en rafine şekliyle yöneten aktörleriz” sözlerini kullandı.

 

“KOL KANAT GEREREK KENDİLERİNE ESKORTLUK YAPTIKLARI AZİZLERDİR”

Akademisyenliğin, araştırmacının bencil duygularla kendi dünyasına kapanmasından ibaret bir gelişim süreci olmadığını konuşmasının devamında hatırlatan Rektör Polat: “Akademisyenlik, araştırmacının bencil duygularla kendi dünyasına kapanmasından ibaret bir gelişim süreci değildir. Doğrusu böyle bir süreç, olsa olsa bizi insanlığımıza yabancılaştıran, hayvanlık derekesine mahkûm eden bir talihsizlik olabilir. Marks´ın tabiriyle; ‘Hayvan olmak istiyorsan, bunun yolu kolaydır; yapman gereken tek şey, başkalarının derdine sırtını dönmen ve sadece kendi dünyanın sorunlarına çözüm üretmeye çalışmandır.´ Müslüman adını almanın tek şartını iki parçalık şehadet cümlesinin ilk kısmına hasrederek tevhid inancını itiraf ile sınırlayan Hz. Peygamber, ‘(İnsanların) ve özelde Müslümanların derdini bir kaygı sebebi olarak görmeyenler, bizden olamazlar!´ buyurmaktadır. Akademisyenlerin işlerini hakkıyla yapmaları, insanlığın derdine derman olma kaygısı taşımaları, en başta bunu en yakınları, yani talebeleri üzerinde göstermeleri ile mümkündür. Üstelik ilim talipleri, meleklerin kol kanat gererek kendilerine eskortluk yaptıkları azizlerdir. Azizlerin inayet payından behrelenmek, hiç olmazsa onların dertleri ile dertlenmek suretiyle mümkün olabilir. Akademi, dedikoduların bilimsel üretkenliğin önüne geçtiği yerler asla değildir! Akademik camiada dedikodu, bir bumerang gibi dönüp bizleri vuran tehlikeli bir silahtır. Sa´dî, ‘Bir kusuru da olsa kardeşini ayıplama; unutma ki onun o duruma düşmesine sebep olan zaman kılıcı, henüz kınına girmiş değil. Bugün onun boynuna inen, yarın senin de boynuna iner.´ derken bunu hatırlatıyor. Kardeşlerimiz, dostlarımız, öğrencilerimiz, yöneticilerimiz ya da yönettiklerimiz hakkında hüsnü zanda ve hüsnü muamelede bulunmak hepimizin insan olarak görevi. Kalbini yarıp bakmadığımız, açık fiilleri bulunmadığı için derununa muttali olamadığımız insanlar ya da konular hakkında fikir beyan etmek, en son akademisyenlerin işi. Kaldı ki yapmak zorunda olduklarımız, yaşamak zorunda kalacağımız vakitlerden çok daha fazla. Bizi süflî amaçları ve tatmin edilemez hırslarıyla dolu avarelik çukurlarına çekmeye çalışan nefsimizin arzularına bir dur diyelim ve ne kadar kaldığına dair hiçbir garantimizin olmadığı bundan sonraki hayatımız için hayırlı işler üretme telaşına düşelim. Her birinizin, ümmetin umudu, bu ülkenin nadide bir mücevheri, Üniversitemizin kaybına rıza gösterilemez kıymetlisi olarak nezdimizde itibarı olduğunu söylemeyi zaid sayarım; bu vesileyle Türkiye´de değişen devlet konsepti karşısında yeni bir muhasebede bulunmanızı tekrar hatırlatmayı, bir Rektör olmaktan çok bir kardeşiniz olarak görev addederim. Son sözlerimi, aramıza yeni katılan ya da unvan değişikliği sebebiyle bugün cüppelerini takdim edeceğimiz akademisyen kardeşlerimiz için söylemek isterim” şeklinde konuştu.

 

“AZ BİLMEK İÇİN ÇOK OKUMAK GEREKİR”

Akademisyenin kibir sergileme hakkının olduğu tek konunun ilim olduğunu konuşmasında belirten Rektör Polat: “Dünyada ulaştığımız her kariyer, ihraz ettiğimiz her makam, asırlık ömürleri olan sekoya ağaçlarındaki yaş halkaları gibi bize geçmişimizi hatırlatmalı, gelecek sorumluluğumuzu pekiştirmelidir. ‘Az bilmek için çok okumak gerekir.´ diyen Batılı Montesquieu, ‘İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsin, Ya nice okumaktır?´ diyen Yörük Yunus´un hissiyatına tercüman olmuştur. ‘Dikkat edin, gönüller, (Mutlak Hakikat´in ta kendisi olan) Allah´ı anmakla ancak sükûn bulur!´ buyuran Rabbimiz, ilmin nihai amacı olan hakikate erenlerin, esasen huzurun da sırrına erdiklerini ifade eder. Meyvelerin olgunlaşıp da en şirin hallerine kavuştuğu anlardır dalların yere en yakın olduğu anlar! Tevazuunuzu, fedakârlığınızı, çalışkanlığınızı, üretkenliğinizi, hâsılı gerçek anlamda akademisyenliğinizi en fazla göstereceğiniz gün, işte bugündür. Şunu unutmayın, akademisyenin kibir sergileme hakkının olduğu tek konu, ilmidir. İlimde tevazu olmaz; çünkü ilim Mutlak Hakikat´ın tecelli makamıdır. Kariyerlerini ve dünyevi başarılarını amaç olarak görenler, bu amaçlarına ulaştıkları zaman ivme kaybına uğrar, durağanlaşırlar. Oysa akmayan suların yosun tutması mukadderdir. Yeni hayatınızda sizlere,  gayesi dünya olmanın çok ötesinde ulvî başarılar diliyorum. Rabbim ağız tadıyla, ruh ve beden sağlığınızı kaybetmeden adımlayacağınız daha nice kariyer basamaklarını sizlere ve sevdiklerinize çok görmesin diyor, hepinizi saygıyla ve muhabbetle kucaklıyorum” dedi.

 

REKTÖR POLAT, 33 ÖĞRETİM ÜYESİNİN CÜBBESİNİ GİYDİRDİ

Konuşmasının sonra ermesi ile birlikte Rektör Polat, törende Eğitim Fakültesi´nden bir doçent, dokuz yardımcı doçent, Fen-Edebiyat Fakültesi´nden iki doçent, yedi yardımcı doçent, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi´nden dört Yardımcı doçent, İslami İlimler Fakültesi´nden iki doçent, iki Yardımcı doçent, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi´nden iki yardımcı doçent ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu´nda ise dört yardımcı doçent öğretim üyesinin cübbeleri giydirdi. Cübbe töreninin sonunda Rektör Prof. Dr. Polat, Muş Alparslan Üniversitesi ailesinin ileriki aylarda gelecek olan akademisyenlerle daha da büyüyeceğini ve üniversitenin akademik alanda birçok başarıya imza atacağına inandığını belirterek, unvan alan öğretim üyelerine bundan sonraki akademik hayatlarında başarılar diledi. Son olarak ise günün anlam ve önemi ele alan hatıra fotoğrafı çekildi.